Kurumsal Karbon Ayak İzi Hesaplama Nedir?
Kurumsal karbon ayak izi, bir işletmenin doğrudan ve dolaylı faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının toplamıdır. Bu emisyonlar, genellikle Scope 1 (doğrudan), Scope 2 (dolaylı enerji kaynaklı) ve Scope 3 (tedarik zinciri ve diğer dolaylı emisyonlar) olarak sınıflandırılır. İşletmeler, karbon ayak izi hesaplaması yaparak çevresel etkilerini ölçebilir, bu etkileri azaltma stratejileri geliştirebilir ve sürdürülebilirlik hedeflerine katkıda bulunabilir.
2026 yılına kadar Avrupa Birliği ve diğer uluslararası düzenlemeler çerçevesinde birçok sektörde karbon ayak izi raporlaması zorunlu hale gelmektedir. Türkiye de bu sürece dahil olmuş, özellikle belirli sektörlere yönelik karbon yönetimi ve raporlama yükümlülüklerini benimsemiştir.
Karbon Ayak İzi Hesaplamasının Faydaları
- Yasal Uyumluluk: Karbon ayak izi hesaplaması, ulusal ve uluslararası düzenlemelere uyum sağlamak için bir zorunluluktur.
- Rekabet Avantajı: Karbon yönetimini başarılı bir şekilde gerçekleştiren firmalar, çevre dostu imajlarını güçlendirerek rekabet avantajı elde eder.
- Maliyet Azaltımı: Enerji ve kaynak kullanımını optimize ederek maliyetleri düşürür.
- Sürdürülebilirlik Stratejileri: Karbon azaltım hedefleri, işletmelere uzun vadeli çevresel ve ekonomik sürdürülebilirlik sağlar.
2026 Yılına Kadar Karbon Ayak İzi Hesaplaması Yapması Zorunlu Olan Sektörler
Karbon ayak izi hesaplaması, özellikle yüksek emisyon oranlarına sahip sektörlerde yasal zorunluluk haline gelmektedir. İşte 2026 yılına kadar karbon ayak izi raporlaması yapması gereken 6 ana sektör:
1. Enerji ve Elektrik Üretim Sektörü
Enerji sektörü, dünya genelinde karbon emisyonlarının en büyük kaynaklarından biridir. Fosil yakıtlara dayalı enerji üretim tesisleri, yenilenebilir enerji yatırımlarına geçiş yapmak zorundadır. Türkiye’de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın yenilenebilir enerji projelerine yönelik teşvikleri, bu geçişi desteklemektedir.
Zorunluluk: Tüm enerji üretim tesisleri, Scope 1 ve Scope 2 kapsamında karbon emisyonlarını ölçmek ve raporlamak zorundadır.
2. Ulaştırma ve Lojistik Sektörü
Ulaştırma sektörü, hem kara taşımacılığı hem de deniz ve hava taşımacılığı faaliyetlerinden kaynaklanan emisyonları nedeniyle büyük bir etkiye sahiptir. Avrupa Yeşil Mutabakatı, Türkiye’deki ihracatçı firmaların taşımacılık emisyonlarını raporlamasını gerektirmektedir.
Zorunluluk: Karayolu taşımacılığı yapan büyük lojistik şirketleri ve uluslararası taşımacılık firmaları karbon ayak izi raporlaması yapmak zorundadır.
3. İnşaat ve Çimento Sektörü
İnşaat sektörü, hem üretim süreçleri (örneğin çimento üretimi) hem de bina enerji kullanımıyla büyük bir karbon ayak izi yaratır. Düşük karbonlu inşaat malzemelerine geçiş, sektördeki karbon ayak izini azaltma hedefidir.
Zorunluluk: Çimento üreticileri ve büyük müteahhit firmalar, projelerine ilişkin karbon ayak izi hesaplamalarını raporlamakla yükümlüdür.
4. Gıda ve Tarım Sektörü
Tarım ve gıda sektörü, özellikle metan ve azot oksit gibi sera gazlarının önemli bir kaynağıdır. Avrupa Birliği düzenlemeleri, gıda üreticilerinin tedarik zinciri emisyonlarını kapsamlı bir şekilde raporlamasını şart koşmaktadır.
Zorunluluk: Büyük ölçekli gıda üreticileri ve ihracatçılar, Scope 3 dahil olmak üzere tüm karbon emisyonlarını raporlamak zorundadır.
5. Tekstil ve Hazır Giyim Sektörü
Tekstil sektörü, yoğun enerji tüketimi ve su kullanımı nedeniyle çevresel etkisi yüksek bir sektördür. Sürdürülebilir moda akımı, bu sektörde karbon ayak izi raporlamasının hızla yaygınlaşmasına neden olmuştur.
Zorunluluk: Büyük hazır giyim markaları ve üreticiler, karbon ayak izlerini raporlamakla yükümlüdür.
6. Kimya ve Petrokimya Sektörü
Kimya sektörü, üretim süreçlerinden kaynaklanan yoğun emisyonları nedeniyle düzenlemelere tabi tutulmaktadır. Özellikle gübre ve plastik üretiminde, karbon ayak izi hesaplaması kritik öneme sahiptir.
Zorunluluk: Kimya sektörü firmaları, karbon emisyonlarını ölçmek ve karbon azaltım hedeflerini belirlemek zorundadır.
Türkiye’deki Destek ve Teşvikler
- KOSGEB Yeşil Destek Programı: Karbon azaltımı projelerine yönelik finansman desteği.
- TÜBİTAK Destekleri: Sürdürülebilir üretim teknolojileri geliştiren firmalara araştırma fonları.
- İZKA ve Kalkınma Ajansları: Bölgesel çevre projeleri için hibe programları.
- Avrupa Birliği Hibe Programları: Türkiye’den AB ülkelerine ihracat yapan firmalara özel karbon yönetimi teşvikleri.
Sonuç
Kurumsal karbon ayak izi hesaplama, şirketlerin çevresel etkilerini ölçmek, azaltmak ve sürdürülebilirlik stratejilerini güçlendirmek için kritik bir araçtır. Özellikle enerji, ulaşım, inşaat, gıda, tekstil ve kimya sektörlerinde faaliyet gösteren firmalar için 2026 yılına kadar karbon ayak izi raporlaması zorunludur. Bu süreçte, yasal uyumluluk ve teşviklerden faydalanarak çevreye duyarlı bir dönüşüm gerçekleştirmek hem işletmelerin itibarını artırır hem de uzun vadeli finansal faydalar sağlar.